Kurucumuz Adnan Memiş’in bankacılık yaptığı dönemde liderlik ettiği, mensubu olduğu banka çalışanlarının gönüllü katkılarını sağlayarak ekip arkadaşlarıyla birlikte Darıca’da gerçekleştirdikleri projelerdir.
İlk olarak 1997 yılında, o gün için ilköğretim okulu şeklinde planlanarak hayata geçirilen 32 derslikli Denizyıldızları İlköğretim Okulu, ihtiyaçlar doğrultusunda sonradan Denizyıldızları Ortaokulu’na dönüştürülmüştür.
İkinci proje ise dört liseyi bünyesinde barındıran Denizyıldızları Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri kampüsüdür. Yine Darıca’da gerçekleştirilen bu proje Bilişim Teknolojileri, Elektrik ve Elektronik Teknolojileri, Radyo ve Televizyon Teknolojileri, Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri alanlarından oluşmaktadır. 2006 yılında işletmeye alınan ve bulunduğu Kocaeli’nin en saygın eğitim kurumlarından olan okullarımız, imece yöntemiyle ülkemizde yapılan muhtemelen en kapsamlı projedir.

DENİZYILDIZLARI NASIL BAŞLADI?
Projenin gelişimini Adnan Memiş anlatıyor:
“Tüm çocukluğu ve ilk gençlik yılları Anadolu’nun her yerinde geçen, annesi öğretmen, babası subay olan bir kişinin ülkenin eğitim sorunlarına duyarsız kalması olanaksızdır. Böyle yetiştim ben. Darıca’daki Aşiroğlu İlkokulu’nun önünden her geçişimde de okulun o bakımsız hali beni hep düşündürmüştü.
“Bir iş günü bu okulun önünden geçerken ani bir kararla okula girip bir yetkili aramaya başladım. Düzgün görünümlü bir kişiyle karşılaşıp ‘Müdürü arıyorum’ dediğimde, ‘Benim’ dedi ve beni odasına aldı. Hesapta kendisine kızacak, çevresi bu kadar zengin sanayi kuruluşuyla dolu bir konumda bu bakımsızlığın nedenini soracaktım. Sonunda da okulu bir daha böyle görmemek sözünü alıp elden geçirtecektim.
“Ama öyle olmadı. Ben bir söyledim, okul müdürü Tanju Cerrahoğlu bin söyledi. Okulun yedi derslikli olduğunu, sobayla ısıtılmaya çalışıldığını, çift tedrisat yapıldığını, her derslikte elliden fazla öğrencinin bulunduğunu anlattı. Pencere doğramalarının lime lime olması, bahçedeki basket potasının zavallı hali de okulun genel halini çok güzel yansıtıyordu. Bu kısa ziyaretin üstünden bir ay geçmeden okul boyandı, doğramalar yenilendi, pota elden geçirildi, özetle okulun yüzü gülmeye başladı. Bu başlangıç oldu ve ben her vesileyle okula girer çıkar olmaya başladım.
“Yöre Erzurum ve Kars’tan göç eden ailelerin ağırlıklı olduğu bir demografik yapıya sahipti. İnsanların çoğu çevredeki fabrikalarda, ancak taşeronlar bünyesinde işçilik yapıyorlardı. Sonuçta yoksul bir kesim ağırlıktaydı. Bu insanların çoğu oldukça muhafazakârdı ve içlerinde bağnazlık düzeyinde gruplar da vardı. Hafta sonları ve bayram tatillerinde okulun önündeki Atatürk büstü içeri alınıyordu; zira sıklıkla yerinden çalınıp, sağda solda kırılıp araziye atılıyordu. Tüm bunlar beni harekete geçmeye motive eden unsurlar oldu. Okulun arazisi de oldukça yeterli, konumu harikaydı.
“Şubat 1998’in son Pazartesi günü bankamızda üst yönetim toplantımızda konuyu gündeme taşıdım ve durumu anlatarak, hiç alışık olunmayan bir yöntemle, imece yöntemiyle, bankanın kendisi olmadan, sadece çalışanlar ve dostlarıyla ve kesinlikle gönüllü katkılarla böyle bir okulu yaptırmak istediğimi dile getirdim. Genel Müdür Akın Öngör idi. Bu işin liderliğini yapacaksam kesinlikle destek olacaklarını söylediğinde asıl hikâye başlamış oldu. Ben bu işi üstlenmeye dünden razıydım.
“Ortada henüz bir proje bile yokken, heyecanla tüm çalışanlarımıza hitaben bir özel duyuru kaleme aldım ve önce asistanımdan okumasını istedim. Nezaketle çok beğendiğini ama ifade edemediği bir eksiklik olduğunu, hep ‘okul projesi’ dediğimi söylediğinde aradığımı buldum. Orijinali 1969 yılında yayımlanmış Laren Eiseley’e ait hikâye bir anda projemizin hem ana temasını hem de ismini oluşturdu: Denizyıldızları.
“Asistanım, duyurunun başına italik harflerle yazdırdığım hikâyenin kendisini ve metinde geçen ‘okul projesi’ ifadesinin yerini ‘Denizyıldızları Projesi’ alınca pek sevdi. Nitekim tüm Garanti’liler de pek sevdi. Mart başında bu duyuru yayımlandığında ortada ne beş kuruş paramız vardı ne de projemiz; ama inanılmaz bir heyecanımız vardı.
“Bu duyuruyu okuyan genç bir mimar arkadaşımız bana gelerek bu işin mimari projesine talip olduğunu söyledi. Daha ilk işine başlayalı altı ay olmuş Olcay Kayahan hem gönüllü hem de istekliydi. Kendisinden, önce Milli Eğitim’in Yatırımlar Dairesinden tip okul projelerini, üniversitelerin kütüphanelerinden okul projesi doktora tezlerini ve TÜBİTAK’ın bu konudaki çalışmalarını incelemesini istedim. Bu arada Kocaeli Valiliği ile bir protokol yapmamız gerekiyordu. Kim yapacaktı? Bankanın, kısaca Yonca Kültür diye bilinen bir derneği vardı. Dernek yöneticilerini arayarak projeyi anlattım ve bu işi Yonca Kültür üzerinden yapmak istediğimizi, ancak derneği sadece tüzel kişi olarak kullanacağımızı, kendi hesaplarından ayrı, bu projeye özel bir hesap açmalarını, bu hesabın yönetimini de bana ve İnşaat Emlak Müdürümüze vermelerini rica ettim. Hemen kabul ettiler. Tek bir hesap numarası aldık. İnşaat Birimimizden mimar arkadaşımız Fügen Baykal, Birim Müdürü Zafer Serova, elektrik mühendisimiz Mustafa Canbaloğlu’ndan oluşan bir Denizyıldızları Proje Grubu oluşturdum. Proje Gurubumuzun ilk üyesi Olcay da bir buçuk ay süren bir sessizlikten sonra büyük bir heyecanla hazırladığı projeyi tüm ekibe sundu. Hepimiz çok beğendik ve çok ufak değişiklik önerileriyle aynen uygulanmasına karar verdik. Nisan ayında söz konusu hesap numarasını da belirterek ve projemizi de ekleyerek ikinci duyurumuzu yaptık. Banka adeta çalkalandı. Çok güzel geri dönüşler oldu. Hesabımız da muhtemelen dünyanın en şeffaf hesabı oldu. Zira tüm çalışanlarımız bu hesaba yatan ve çekilen tüm paraları kuruşu kuruşuna ve anlık olarak online bir şekilde izleyebiliyordu.
“Böyle başlayan Denizyıldızları maceramız giderek keyif veren, inanılmaz öykülerle bezenen muhteşem bir projeye dönüştü.”